Oyuncuları Yönetmek İçin 3 Tavsiye Daha



Film setindesiniz... Kamera ekibiniz eksiksiz yerinde... Sanat grubu çok iyi çalışmış ve tam hayal ettiğiniz gibi bir ortam meydana getirmiş... Tüm teknik detaylar tamam...
Geriye tek bir detay kalıyor: Aktörlerin performansı...


Sette bir aktörün başarılı olabilmesi için önemli bir çok parametre bulunuyor. Aktörün kişisel kabiliyeti, iş tecrübesi, gözlem yeteneği, yönetmeni ile kurduğu iletişim ve onu anlama kabiliyeti. Tabi bunların hepsi aktör tarafının parametreleri. Bir de diğer taraf var ki, onun da bazı şeyleri doğru yapması gerekli. Bu diğer taraf, elbette filmin yönetmeni...


Film setinde oyunculuk yapan aktörlerle doğrudan iletişimde olması gereken tek kişi vardır, o da yönetmen. Yönetmenin de bu iletişimi çok doğru yürütmesi, filmin başarısı açısından hayati öneme sahiptir.
İşte bir yönetmenin başarılı bir performans için aktörlere asla söylememesi gereken bazı şeyler:



“Senden daha fazlasını bekliyorum”
Daha fazla ne? Eğer istediğinizi tam olarak ifade edemezseniz aktörü sadece merak içinde bırakmış olursunuz. Bu yüzden de role konsantre olacaklarına “bu adam ne demek istedi acaba?” sorusuna takılıp kalabilirler. Açık olun, spesifik olun, hayalinizdekini tam olarak onun hayalinde canlandırmaya çalışın.



“Daha xxxx (buraya bir sıfat yerleştirin) ol”
Daha kızgın ol. Daha az heyecanlı ol. Daha üzgün ol. Daha fazla kork ve daha az cesur ol... Bunların hepsi aynı tarz yönlendirmelerin varyasyonları, yani sıfatlandırmanın. Sorun şu ki, sıfatlar role dönüştürülemiyor, onlar bir durumun neticesi olan şeyler. Siz rol için bu sıfatın gerektirdiği oyunu istiyor olabilirsiniz ancak bunu elde etmek için aktör kendini o duruma getiren koşulları düşünmeli ve kendini o durumun içinde hissetmeli. Bunu da aktöre hissettirecek olan kişi yönetmendir, yani sizsiniz.


Şöyle düşünün. Ya aktör kendini mutsuz, ya da kızgın, ya da mutlu veya başkaca herhangi bir sıfatın gerektirdiği şekilde hissetmiyorsa? Bu durumda o ruh halini taklit etmeye çalışmaktan başka yapabileceği bir şey kalmıyor, ve bu da doğal olarak doğal olmayan bir oyunculuk, rahatsız edici bir performansa sürüklüyor. Kesin olarak hiç bir yönetmenin içine düşmek istemeyeceği bir netice bu.

Aslında yapılacak en iyi şey, aktöre görmek istediğiniz sıfatı hayata geçirecek olan fiili söylemek. Üzgün görünmesini istiyorsanız ağlamasını, mutlu görünmesini istiyorsanız kahkaha atmasını, korkmuş görünmesini istiyorsanız sizden kaçmaya başlamasını söyleyebilirsiniz. Liste uzadıkça uzar, buradaki temel fikir, aktöre bir sıfata girmesini söylemek değil, o sifatı ortaya çıkaran durumu uygulayacak bir fiili yerine getirmesini söylemektir.


Aktörün bir karakteri canlandırırken işine en çok yarayacak şey, o karakterin hayatı ile ilgili yazılmış olan senaryo detaylarıdır. Bu detaylar ne kadar spesifik, ne kadar derin düşünülmüş ve üzerinde çalışılmış olursa, aktörün ve dolayısıyla yönetmenin işi de o kadar kolaylaşır. 

Senaristten sonra bir kere de yönetmenin bunun üzerinde düşünmesi ve kafasında detayları canlandırması çok önemlidir. Bu sayede aktörlere en doğru tarifleri yapabilir. Karakterin geçmişiyle ilgili çok fazla detay aktarabilir. Yatağını hep kendi toplardı, eski sevgilisine kızıp arabasına bir kova boya dökmüştü, doktor olmayı istediği için müthiş çalıştı ama başarılı olamadı gibi...
Her şeyin özünde şu var: Bir aktörün karaktere tam doğru rolü verebilmesi için yönetmenin ona doğru direktifleri vermesi beklenir. Yönetmenin de bunu yapabilmesi için o karakterin tüm özelliklerini çok iyi şekilde içselleştirmesi gerekir. Karakteri çok iyi tanıması, geçmişini, ruh halini, özelliklerini çok iyi bilmesi çok büyük önem arz eder.



 Aslında karakterin öz geçmişi, henüz oyuncu seçmeleri aşamasında yönetmenin masasında hazır olmalıdır. Karakterin yaşam tarzından sevdiği yemeklere, dinlediği müziklere, kıyafet tarzına, dekorasyon tarzına kadar ince detaylara girmek, o karakteri canlandıracak aktöre büyük kolaylık sağlayacaktır. 


Film seti, yapılan işin çapına bağlı olarak son derece karmaşık olabilir. Sahneler hemen hemen hiç bir zaman senaryodaki kronolojik akışta çekilmez. Sabah setinde filmin en sonunda yer alan bir takip sahnesi varken, öğleden sonra ise en başlarda yer alan dramatik bir karşılaşma çekiliyor olabilir. Bu yüzden de aktörün karışıklık yaşaması son derece muhtemeldir. 

Yönetmen, senaryodaki her sahne ve planda her aktörün içinde bulunacağı ruh halini çok iyi bilmek zorundadır. Bunun için hem iyi asistanları olması lazımdır, hem de kendisinin de ödevini çok iyi çalışıp sete gelmesi.


Yönetmen aktörlerle set dışında da zaman geçirmek zorundadır. Onlarla kuracağı iletişimin temeli bu zamanlarda atılacaktır. Film çekimi başladığında ortam karmaşıklaşır herkes yönetmene bir şeyler söyleyip onunla konuşmak ihtiyacı duyar. Çekimde aktöre karakterin o plandaki ruh halini doğru aktarmak çok önemlidir. Bunun için önceki planlarda hangi ruh haline sahipti buna bakıp doğru bilgi vermek gerekir. O sahnede karakterin amacı ne? Neye ulaşmaya çalışıyor? Aklından neler geçiyor? Motivasyonu nedir? Bu soruların cevapları öncelikle yönetmende olmalıdır, yönetmen de aktörlere aktarmalıdır.



Önemli bir detay da sette yapılan provalardır. Aktörün en başarılı performansını yakalaması için gerekli olduğu kadar, çekim ekibi için de hayati önem taşır. Kostümler giyilmeden, gerçek çekimlere başlanmadan, hatta ışık setupları kurulmadan önce yapılacak bu provalar sayesinde yönetmen ve çekim ekibi fiziksel performansları inceler, görüntü yönetmeni ışıkları nasıl yerleştireceklerini, kamera açılarını belirler, sanat yönetmeni mekana ilave yapılması gereken dokunuşları tesbit eder, 1. yönetmen yardımcısı figürasyonların sayısını, yerini, hareketini not alır. Bu provalar tüm ekip için çok önemli bir referans oluşturur. 



Çekime geçildiğinde yönetmenin ilk olarak odaklanması gereken şey aktörlerin oyun performansı olmalıdır. Işıklar, kostümler, makyaj gibi detaylarla ilgilenecek başka ekipler olacaktır. Yönetmen o sırada aktörün duygusal olarak doğru bir ruh halinde olup olmadığını, performansının inandırıcı olup olmadığını ve tabi ki repliklerin sahnenin ruhuna uygun olup olmadığını takip etmek durumundadır. 

Burada yönetmene yardımcı olabilecek bir tavsiye, önceki sahnelerde gelişen olaylarla alakalı olarak senaryonun üzerine küçük notlar almasıdır. Örneğin bir kaç sahne önce karakterin köpeği öldüyse, bu olaydan sonra o karakteri ilk gördüğümüz planda üzüntülü olması gerekecektir. Köpeğin öldüğü sahne sırasında senaryo üzerinde ilerleyip karakterin ilk görüleceği plana kadar gelerek oraya alınacak küçük bir not, ilerleyen çekimlerde hayat kurtaracaktır. 

Başarılı çekimler.

https://vimeo.com/user10374049

Yorumlar

Popüler Yayınlar